Şehir ve Medeniyet Derneği ile birlikte yürüttüğümüz Şehir ve Medeniyet Akademisi  Seminerimizin 24.05.2020 tarihli bu haftaki konuğu "Ramazan’da Rabbanileştik mi?" konulu sunumu ile  Ramazan Kayan’dı.
Paylaşımları için kendilerine müteşekkiriz. 

Seminerden notlar;

"Rabbani olun, Adaletli şahit olun, Allah’ın ensarı olun, Sadıklarla birlikte olun ve kardeş olun!"

-Sayılı günler çabuk geçer diye bir söz var. Sayılı olan ömür sermayemiz de tükeniyor. Bu sıkıntılı günler de hızla geçecek inşallah. Rabbimiz sayılı günlerimizi dolu dolu geçirelim, kıymetini bilelim diye emrediyor. 

Yaşadığımız bu zaman diliminde belirsizlik bulanıklık hepimizi tedirgin ediyor ve yavaş yavaş yeni yeni önümüzü görmeye başladık son zamanlarda. Ancak bizler mü’min duruşuyla darlıkla zorlukla açlıkla bollukla imtihan edildiğimizin farkında olmalıyız. 

Rabbimiz bizlere her zorluğun ardından kolaylığın olduğunu müjdelemiştir. Biz de bu sıkıntılı  süreci bu şekilde değerlendiriyoruz. Kur’an ayı ramazanla birlikte bu süreci değerlendirirsek; bir yandan okuduğumuz Kuran ayetleri, diğer yandan korona ayetleri yani kainat ayetleri bizi silkeliyor. Kendimize gelmemiz kendimizi bulmamız için tefekkür etmek sadece sıkıntılı günlerde olmamalı. Bu süreçten sonrada eski yaşantımıza hatalarımıza dönmemeliyiz.  Kur’an’da gemi ayetlerinde tehlikeli anda Allah’a sığınıp düze çıkınca geçmişteki hatalarına geri dönen insanlardan söz ediliyor. 

İnsan hayatında dönüşümler sıkıntılı anlarla olur. Bu sıkıntılar yeni başlangıçlara karar vermeyi sağlar. Bu sıkıntılı Korona günleri de insanın içine dönmesini fiziki dünyadan öte metafizik dünyanın farkına varmasını sağlayacaktır. 

Ramazan ayı Kur’an ayı olduğu 4 ayet üzerinden duracağız. 
1. (Ali İmran Suresi 79):Kur’an okumakta öğrenmekte olduğumuz kitap uyarınca rabbanilerden olmamızı emrediyor. Bunun için Ramazan günlerinin de bizi oldurması gerekiyor. 

Peki nedir rabbanilik? Rabbanilik Allah’a uluhiyetin ve rububiyetin farkında olarak bizlerin terbiye edici demek olan Rabb kelimesinin anlamına uygun olarak Rabbimizin terbiyesine girmemizdir. 

Peki Rabbimizin terbiyesini kuşanmadaki hassasiyetimiz nedir? 

Onun terbiyesinden ne kadar alabildik, hangi aşırılıklarımızı yanlışlarımızı düzeltebildik, arınabildik. Ramazan günlerinde bunu düşünmeliyiz. 

Rabbimizin eğitim sisteminden ne kadar alıp hangi yanlışlarımızı terbiye edebildik? 

Bunu tüm ömrümüze yeniden yayabildik mi kendimizi yeniden inşa edebildik mi?

Rabbanilik; Rabbimizin terbiyesi ile  arınmak kendimize gelmektir. Rabbin terbiyesine dahil olmalı her şeyimiz. 

Okuduğumuz hatimlerimiz hatalarımızı görmemizi sağlıyor mu? 

Kur’an’ın sayfalarında kendimizi sorguluyor muyuz? 

Bu iç muhasebeyi yapmalıyız. Rabbaniliğin birinci adımı Rabbin terbiyesini kuşanmaktır. İkinci adımı hayatta her şeyin merkezine Allah’ın rızasını koymaktır. Vahiy Allah’ın hayata dahil olması demektir. Rüyadan uzak durup Allah için olmanın içini doldurmalıyız. yüzde kaç Allah içiniz sadece ibadet değil her alanda Allah nerede biz neredeyiz sorusunu sormalıyız? 

Hayatın merkezine rızayı taşımalıyız. Allah’ın rızasını kazanamadıysak hiçbir şey başarı için yetmeyecektir. Toplumun beğenisini odak noktası haline getirmek aldatıcı bir şeydir. Kalıcı şeylerde Allah’ın rızası vardır. 

Rabbanilik rıza ile doğrudan bağlantılıdır.rabbani bir formatta hayatı yeniden dizayn edebilirsek yepyeni bir ruh ile dirilmiş Allah ile buluşmuş oluruz. Biz rabbanileştikçe Rabbimiz yeni bir ruh verecek bize. Allah tarafından yeni bir ruha ihtiyacımız var Allah’ın ipine sımsıkı sarılıp yeniden rota belirleyip karamsarlığa düşmeyeceğiz. 

Nasuh bir tövbeye ihtiyacımız var. Hamd ile rabbimizi tesbih edip varlık günlerinde daha çok istiğfar etmeliyiz. Dünya insanı bozar bugünlerde istiğfara aktif tövbe ve tevekkülle yönelmeliyiz. 

Akıl donukluğu bu çağın diğer bir sorunudur. Tefekkür ile akıl durgunluğuna giderebilirsek huşu ile kalbimizi canlandırırsak ancak rabbanileşebiliriz. Kalbi Selim ile dünyaya yeni bir ruh üfleyebiliriz. 

Çağımızın diğer sorunu ruh yorgunluğudur. Allah ruhumuzu takva azığı ile beslememizi emrediyor. Aşırı ego hastalığımızı tevazu ile dinginlemeliyiz. Doymayan göz bitmeyen hırstan korunmak için sade bir hayata yönelerek Allah resulü’nün Usve-i hasenesine yüzümüzü dönmeliyiz. 

Tatminsizlik güvensizlik huzursuzluk ile karşı karşıyayız. Bu nedenle sadece bir yaşantıya yönelmeliyiz. 

2.(Maide Suresi 8): Allah için Hakkı ayakta tutan adil şahitler olmamız emrediliyor. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytanlardan olmayıp şahitliğimizi önemsemeliyiz. Donanım ve bilgi elde ettik ama şahitlikte yorgunluk ve isteksizlik var. Bu sebeple harekete geçmek için kendimizi ikna etmemiz gerekiyor. var olan gücümüzü devreye koymalıyız oturmuş düşünce ve ilkelerle varlığımızı ispat etmeliyiz. 

Dış olumsuz etkilere karşı sebatkar düşünce sistemine ihtiyacımız var. sürekli tetikte olup uzun süreli mücadele arzusunu canlı tutmalıyız ve dinamiklerimizi beslemeliyiz. 

3. (Saff suresi 14): Yeryüzünün ensarı yani Allah’ın ensarı, Allah için yardım eden, iyilik eden olmamız emrediliyor. 

4.(Tevbe suresi 119 ):Allah’tan korkup çekinmemiz ve sadıklarla beraber olmamız emrediliyor. 

Bireysellikten uzak durup birliktelik ruhunu güçlendirmeliyiz. Harunlar ile birlikte yola çıkmayı talep etmeliyiz. 

Bizi yoran yüreklerimizin yalnızlığıdır. Yüreklerdeki buluşmayı güçlendirmeliyiz. Daralan ruhumuzu zenginleştirip yeni bir yürekle bayrama girmeliyiz. 

Kapı çalmak için zengin bir gömlek ihtiyacımız var. En baştan beri bahsettiğim bu dört olunuz emri ile birlikte düşününce oruçla ne kadar olabildik?  

Ey Allah’ın kulları kardeş olunuz anlamına gelen hadisteki ince mesajı dikkate alarak yeni bir kardeşlik inşa edip mazlumlara sığınak olacağız. Çünkü kardeşlik giderse her şey gider. Kardeşlik gerçeği ve ruhunu kuşanabilmeyi Rabbim nasip etsin. İnsanlara karşı kuşatıcı olmalıyız.

Kıymetli paylaşımları için Ramazan Kayan hocamıza ve tüm katılımcılara teşekkür ederiz.

Ramazanımız ve bayramımız mübarek olsun!